Genel

Feminist 4-B Hareketi

xr:d:DAGCBJuYfxg:8,j:4943125027193261072,t:24041013

Feministler, erkek düşmanlığını bir üst aşamaya taşıdılar.

2024 yılı Nobel Edebiyat Ödülü, Güney Koreli yazar Han Kang’a verildi.

Han Kang, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan 18. kadın oldu.

Yazar, “Vejetaryen” ve “Beyaz Kitap” adlı kitapları ile tanınıyordu. “Tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan hayatının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel edebiyatı” nedeniyle ödüle layık bulunmuştu.


Ödül haberinin duyulmasından sonra yazar adına açıklama yapan babası, Han Kan’ın bakış açısının Kore’de yaşayan bir yazardan daha çok küresel yöne kaydığını belirterek “Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin arasındaki savaşlar sürerken ve her gün ölüm haberleri gelirken kutlama amaçlı bir basın toplantısı düzenlemeyeceğini” belirtti.

Babasının deyimiyle bakış açısı küresele doğru kayan yazar, 2015 yılında İngilizceye çevrilen “Vejetaryen” adlı romanıyla daha fazla tanınır oldu. Bu romanında; Yonğhe adlı bir kadının et yemeyi bırakma kararı aldıktan sonra yaşadığı sıkıntıları, giderek toplumsal yaşamdan kopuşu, akıl sağlığı, erkeklik, şiddet ve cinsellik temalarını işliyordu.1990’lı yıllarda bir edebiyat türü olarak tanımlanan ve Sınırları Aşan Kurgu” türünün bir örneği olarak “21. Yüzyılın En İyi 100 Romanı” listesi içine de alınmıştı. Bu roman türünün en önemli özelliği; cinsellik, ensest, pedofili gibi toplum tarafından tabu olarak kabul edilen konuları ele almasıdır.

Son yıllarda hayvansal besinlerin bir kısmını veya tamamını reddederek vejetaryen – vegan beslenmeyi öne çıkaran yayımları yakından incelediğimizde bu akımları dünya çapında örgütleyip yaygınlaştıran gücün, küresel kapitalizmin olduğunu görürüz.

Küreselciler insanlığa hayvansal proteinden yoksun bir beslenme tarzını dayatıyorlar. Baştan sona bilim dışı olan bu anlayış, çeşitli kanallar kullanılarak insanlara benimsetilmeye çalışılıyor. Konumuzla ilgili olarak The Ekonomist, Nobel Ödül Komitesi, medya organları, sanat dünyası gibi çevreler; kahramanları vegan, vejetaryen, feminist olan romanları övüp onlara ödüller dağıtıyorlar.

Güney Kore’den ele alacağımız 2. yazarımız, Ateş Çiçekleri adlı kitabın yazarı Hawon Jung…

The Economist tarafından 2023’ün en iyi 20 kitabı arasında sayılan Ateş Çiçekleri, G. Kore’deki feminist hareketin birinci elden anlatımıdır.

ABD’de 2017 yılında başlayıp bütün dünyaya hızla yayılan #Me Too hareketinin Güney Kore’deki izdüşümü olan etkinlikleri ele alıyor.

(#Me Too) ‘Ben de’ başlığı ile ABD’de yüzlerce ünlü erkek, kadınlar tarafından cinsel saldırı ve istismarla kamuoyunda suçlandılar ve yapılan yargılamalar sonucunda bazıları mahkum oldular. Bill Cosby, Oscar ödüllü Paul Haggis, Kevin Spacey, Harvey Weisntein gibi tanınmış kişiler, var olan itibarlarını yitirerek piyasadan çekilmek zorunda kaldılar.

Bu kampanyanın sonunda kurunun yanında yaşlar da yandı. Yıllar önce gerçekleştiği iddia edilen ve kanıtlanması mümkün olmayan suçlamalarla itibar suikastı da yapıldı. Uluslararası sermaye kesimlerinin desteklediği ve feminizmin erkek cinsine yönelik saldırı kampanyasına dönüşen bu akım, kısa zamanda Türkiye’ye de ulaştı. Bazı politikacılar ve yazarlar cinsel saldırı ile suçlandılar. Bu kampanyayı; TÜSİAD, Fenerbahçe gibi kurumlar ve birçok banka destekledi.

Hawon Jung, “Ateş Çiçekleri” adlı kitabında, Güney Koreli feministlerin kürtaj yasağının kaldırılması, genel tuvaletlere casus kamera konması sorunu ve cinsel taciz gibi konulardaki taleplerini dile getirerek mücadele içinde yer alan aktivistlerin, akademisyenlerin ve uzmanların görüşlerine yer verdi. Küresel haber ajanslarına, G. Kore’deki #Me Too hareketini anlattığı için Asya Yayıncılar Derneği’nden 2019’da Editöryal Mükemmellik Ödülü aldı.

Yazar Cho Nam-Joo’nun 2016 yılında yazdığı “Kim Jiyoung. 1982 doğumlu” kitabı, bu yazımızın konusunu oluşturan 4B Hareketi’nin işaret fişeği oldu. Romanın kahramanı olan Kim Jiyoung, yaşadığı toplum içinde erkeği kayıran ve kadını baskılayan sistemi sorgulayarak bundan feminist sonuçlar çıkardı.

Güney Kore’de ortaya çıkıp sonradan tüm dünyaya yayılan K-Pop kültürü, kadına ve erkeğe tek tip bir insan modeli sunar.

K-Pop erkeği, dış görünüş itibarıyla kıldan ve iri cüsseden arınmış olarak makyaj yapan, kadınsı bir görünüme sahiptir.


Kadın da kiraz dudaklı, uzun boylu, oldukça zayıf ve porselen makyaj yapan bir kadındır. Ortaya çıkan bu yeni insan modeli, müzik grupları ve gösterilerle tüm dünyaya pazarlanıyor. Özellikle yeni ergenlik dönemine giren gençler üzerinde etkili olan bu akımın, gençlerin cinsel gelişimini olumsuz yönde etkilediğini bilim çevreleri dile getiriyorlar.


Medyanın, reklamların çerçevesini çizdiği; kiraz dudaklara, porselen görünümlü bir cilde ve zayıf vücuda sahip olmak için kadınlar ayna karşısında uzun zaman geçirdikleri gibi makyaj ürünleri için yüklü miktarda para harcıyorlar. 2017 yılında “Korseden Kaçış” adıyla başlatılan kampanya bazı feminist çevrelerde ilgi gördü. Korse bir vücudu nasıl aynı biçime sokuyorsa kadını da aynı tipte bir insan olmayı dayatan kapitalizmin güzellik algısından da kaçış başladı. Kampanyaya katılan kadınlar önce kiraz gibi dudaklardan vazgeçtiler. Sonra uzun olan saçlarını kazıttılar. Makyaj yapmayı bıraktılar ve bol olan kadınlığını öne çıkarmayan giysiler giydiler. Sosyal Medyalarında önceki ve sonraki fotoğraflarını paylaştılar.


Ayrıca ciltlerine sürdükleri makyaj ürünlerinin içlerini boşaltıp fotoğraflarını çektikten sonra altlarına “Ben bu boyaları yıllarca yüzüme nasıl sürmüşüm?” notunu da eklemeyi unutmadılar.

Cilt bakım ürünlerine ve medyada kışkırtılan güzellik algısına karşı geliştirilen kampanya, kısa zamanda erkek cinsine yönelik bir inkar hareketine dönüştü.

4 B Hareketi olarak adlandırılan bu kampanya, 4 temel ilkeye dayanıyor.

  • Bihon (heteroseksüel evliliğe hayır)
  • Bichulsan (doğum yapmaya hayır)
  • Biyeonae (flört etmeye hayır)
  • Bisekseu (heteroseksüel cinsel ilişkilere hayır)

Erkekle evlenmeyen, doğum yapmayı reddeden ve flört etmeyi de hayatından çıkaran bu feminist akım, kendine erkeksiz bir yaşam kurmayı amaçlıyor. Eski Grek medeniyetinde uydurulan Amazon efsanelerindeki kadınlar, hiç olmazsa yılda bir kez olsa erkeklerle bir araya gelerek nesillerini devam ettiriyorlardı. Zamane 4 B feministleri, doğum yapmayı ve erkeği reddederek kendine yalıtılmış bir dünya kuruyor.

İnsanın doğuştan edindiği cinsellik, duyguları paylaşma, karşı cinsle birlikte yaşamı paylaşma gibi özelliklerini de inkar eden bir tavır, her türlü sapkınlığı, mutsuzluğu ve yalnızlığı da kadının dünyasına taşır.

Aileyi yıkmayı hedefine koyan küresel burjuvazi, Güney Kore’de ortaya çıkan bu ultra feminist hareketi alıp dünyada yaygınlaştırdı. Önce ABD’ye taşınan bu hareket kısa zamanda Avrupa’ya da taşındı.

Euronews, Cumhuriyet, T24, BirGün, Halk TV, Habertürk, ABC Haber gibi haber kanalları, aynı kalemden çıkmış bir metni, fotokopi haber olarak vermişler.

İfadeler aynı, feminizm savunusu aynı…

4-B Hareketi’ne karşı en ufak bir eleştiri yok.

CNN’in “As Equals adlı dünya çapında bir projesi var. Bu proje, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği temelinde bilinen erkek ve kadın cinsiyeti dışında var olduğunu öne sürdükleri cinsel kimliklerin hakları için faaliyetlere destek sunuyor. Bill & Melinda Vakfı, As Equals’a 3,6 milyon ABD doları hibe yardımında bulundu.

CNN’in As Equals Proje görevlileri, LGBTQ hakları için mücadele eden 30 ülkeden seçilmiş kişileri tanıttı. Bu listede Türkiye’den de biri var:

Fidan Ataselim


Fidan Ataselim, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Genel Sekreteri…

Bill Gates’ten alınan dolarlarla kadın mücadelesi vermek!!….

Amerika’dan silah, para alarak “özgürlük mücadelesi” verdiğini iddia eden Kürtlerin durumuna ne kadar da benziyor.

Türkiye’de Batı güdümlü bir başka daha kadın örgütü daha var. O da; SES (Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu)

4-B Hareketi’ni gündemine almış.

Yazı, Güney Koreli kadınların, erkekler için “kurtarılamaz” tespitini yaptıklarını ve onları değiştirme gibi bir amaçlarının olmadıklarını belirtiyor. Yukarıda adlarını verdiğim Cumhuriyet, BirGün, Halk TV gibi haber kurumlarının fotokopi haberini onlar da olduğu gibi kullanmışlar.

Küresel kapitalizmin bir akımı olan feminizm, erkek düşmanlığını bir adım daha ileri taşıyarak kadını tümüyle erkek cinsinden yalıtacak politikalar izlemeye başladı.

Kadınla erkeğin her alanda tam hak eşitliğinin sağlanması için öncelikle bu bataklığı üreten kapitalizmin egemenliğine son verilmesi gerekir ve bugünün dünyasında cinslere tanınmış her türlü imtiyazlara karşı birlikte mücadele ederek sağlanır. Erkek düşmanlığı yaparak ve küresel çeteden para alarak kadın mücadelesi verilemez.

İşin en acı tarafı da Türkiye’de kendilerine solcu, Atatürkçü diyen kişilerin, çevrelerin, gazetelerin küresel kapitalizmin cinsleri birbirine kırdırma politikalarına teşne olmaları…

Yazar hakkında

Işın Çakırca

Yorum bırak

  −  1  =  1

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.