Haberler

Kadının Sırtındaki Çuval

ERZURUM İL TARIM VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ YÖNETİCİLERİ "DÜNYA KADIN ÇİFTÇİLER GÜNÜ'NÜ KADIN ÇİFTÇİLER İLE BİR ARAYA GELEREK KUTLADI. (MEHMET EMİN KIZILCA/ERZURUM-İHA) Erzurum İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yöneticileri "Dünya Kadın Çiftçiler Günü'nü kadın çiftçiler ile bir araya gelerek kutladı.

Kadınına çuval giymek hiç yakışmıyor.

Erzurum Valiliği, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü kapsamında İl Tarım ve Orman Müdürü Alpaslan Kenger’i kadın çiftçileri ziyaret etmesi için köylere gönderdi.

Kadın çiftçilerle bir araya gelen Müdür, katılımcılarla tarımın sorunlarıyla ilgili sohbet etti.

Erzurum Valiliği yaptığı bu faaliyeti, resmi sosyal medya hesabında paylaşınca fotoğrafları gören vatandaşlar kendi aralarında tartışmaya başladılar ve etkinliğe katılan kadın çiftçilerin giysileri, eleştiri konusu oldu.Erzurumlu çiftçi kadınların giydiği “Ehram” adı verilen giysi, kadın çiftçilere yakıştırılamadı.

Ben bu haberi, Sözcü’de okudum.


Sözcü, vatandaşlardan gelen tepkileri şöyle açıklamış:


…Sosyal medya paylaşıma verilen tepkilerle çalkalanırken işin aslı sonradan öğrenildi. Kadın çiftçilerin üzerindeki kıyafetlerin “Ehram” adı verilen ve Erzurum’da kışın soğuklardan korunmak için özel olarak tasarlanan yöresel kıyafetler olduğu öğrenildi.

İyi de kışın soğuğundan korunmak için tasarlanan bu kıyafetleri, yazın sıcağında niye giymiş bu kadınlar?

Elindeki çayı yudumlayan Müdür Bey’in hiç de üşümüş gibi bir hâli yok.

Yine Müdürün sol tarafında oturan çiftçi kadınların kucaklarındaki çocukların giysilerine baktığımızda havanın oldukça sıcak olduğunu anlıyoruz.

Kadınların giydiği ve tek gözü açık olan “Ehram” adlı giysiyi merak ettim ve peşine düştüm.

Bu giysi bence, giysiden ziyade bir çuvala benziyor.

Sanki kadınlar, iki ucu kesilmiş büyükçe bir buğday çuvalının içine girmişler gibi.


Sabah gazetesi,X hesabından tepki gösterenleri hedef alarak aşağıdaki fotoğrafı paylaştı. İyi de Sabah gazetesi yazarları, bu giysi çok güzelse neden eşlerinize giydir miyorsunuz?

habervakti.com ehramı, “Arapça bir isim olup haram, mahrem gibi kelimelerden türetilmiştir. Üzeri örten, mahremlik manasına gelmektedir.” diye tanımlıyor.

Anadolugazetesi.com ise, “Ehramın kökeni, Orta Asya Türk kültürüne dayanmaktadır. Türklerin Anadolu’ya göç etmesiyle birlikte bu gelenek de beraberlerinde taşınmıştır. Zamanla Anadolu’nun iklim ve coğrafi koşullarına uyum sağlayarak günümüzdeki formunu almıştır.” diyerek sallamış.

Ehram, Ora Asya Türklerine aitse Türkler, neden giysilerine Arapça bir isim vermişler?

Dün de bugün de Türkler böyle bir giysinin yaratıcısı olmamışlardır. Türk kadınının sırtına bu giysiyi Müslüman olduktan sonra şeriat düşüncesi giydirmiştir. Dil olarak aynı kökenden gelen İhram, sözlük olarak “haram kılmak” anlamına gelir. Hacca, umreye giden Müslümanlar aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi İhrama girerler.


Anladığım kadarıyla İhram, Er
z
urum’a gelince Ehram olmuş.
Kadını sarıp sarmalayan ve bir güzel paketleyen din, bu anlayışını egemen olduğu her yere götürmüş. Günümüzde Taliban’la birlikte anılan
burka,
Afganistan’daki tüm kadınların zorunlu giysisi oldu.

Burkanın kara çarşaftan tek farkı yüzdeki kafestir. Bazı Arap ülkelerinde kadınların yüzlerine taktıkları peçede açık olan yerleri sadece gözleridir.

Erzurum’da çiftçi kadınlar toplantısına katılan kadınların Arap kadınların peçeli kıyafeti arasında ne fark vardır?

1945’ten sonra Türkiye’nin, Batılı güçler tarafından dine yönlendirilmesiyle birlikte kadının giysisi de zamanla değişti. Giyim bir insanın yaşam biçimini, ve kültürünü yansıtır. Türbanın önce üniversiteye sonra orta öğretime daha sonra da ilkokullara sokulmasıyla birlikte kız öğrenciler, dini tarzda giyinmeye özendirildi. Neredeyse her mahallede açılan Sıbyan Mektepleriyle küçücük çocuklar, medrese eğitiminden geçiriliyor.

Doğu’da Kürt Hizbullahı’nın açtığı kurslarda eğitilen kadınlar, aşağıdaki fotoğraftaki gibi giyiniyorlar.

1980’den sonra “Kadının kıyafetine kimse karışmasın” diye bir laf ortaya atıldı. Sağcısı da solcusu da buna ikna oldu. Özellikle kadın örgütleri ve kadınlar, benim giydiğime kimse karışmıyor diyerek karşı mahallede kadının kapatılması karşısında sessiz kaldılar. Bazı solcular, kadının çarşaf giymesini ve türban takmasını özgürlük kapsamında değerlendirerek türban eylemlerini desteklediler, eylemlerin içinde yer aldılar.

Kadını; paketleyen, sarıp sarmalayan anlayış, kadının nasıl yaşayacağını ve neye inanacağını da dayatır.

Nitekim dayatıyor da.

Kadınların bir kısmı hızla kapanırken bir kısmı da kabak çiçeği gibi açılıyor.

Kapanan kadının tersi bir doğrultuda her yerini açıp teşhir eden ve bir cinsel obje gibi ortalıkta dolaşan kadınların bu davranışı da yanlıştır.

Bugün Türk kadını açısından asıl tehlike, onun kapatılması ve dinci bir doğrultuda çağ dışı bir anlayışa mahkum edilmesidir.

Yaşadığımız bu süreçte Türk kadını ve erkeği, giyim ve yaşam tarzı olarak Araplaştırılıyor.

Erkek gibi üretimin ve toplumsal yaşamın içinde olması gereken kadın, eve kapatılmak isteniyor. Batılı istihbarat örgütleriyle birlikte çalışan dinci yapılar, tüm Müslüman ülkelerde kadının uyanmasını istemedikleri için kurdukları örgütlerle, vakıflarla kadınları kendi amaçları doğrultusunda şartlandırıyorlar. Diğer taraftan sol kesimdeki kadın örgütlerinin neredeyse tümü, feminist görüşlerle erkek düşmanlığı yapıyorlar. Eğer amaç her alanda kadınla erkeğin eşitliğini sağlamaksa o zaman birlikte mücadele de esas olmalıdır. Her türlü baskı, zorbalık ve sömürü, her cinsten insanın sorunudur. Sorunlar ortaksa mücadele de ortak olmalıdır.

Erzurum’da sırtında çuvalla toplantıya katılan kadın çiftçileri görünce benim aklımdan bu düşünceler geçti.

Yazar hakkında

Yağmur Bayraktar

Yorum bırak

  ×  6  =  60

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.