Şu anda anaokulundan üniversiteye kadar tüm okullar kapalı. Gerekçesi ise salgın hastalık… Mart ayından bu yana her gün hastalıkla yatıp hastalıkla kalkıyoruz. Bütün yaşamımız alt üst oldu. Medyadan bize gelen talimatlarla, yasaklarla yaşantımızı şekillendirmeye çalışıyoruz. Ekonomi ve sosyal yaşamdaki her bozulma bizi derinden etkiliyor.
Yaz mevsiminde gevşeyen önlemlerle biraz normale döner gibi olmuştuk. Eylülde okullar açıldı. Okulların açılmasıyla kapanması bir oldu. Uzaktan eğitim, EBA fos çıktı. Günler süren tartışmalardan sonra yıl sonuna kadar okulların kapısına kilit vuruldu. Okullar genel olarak kapatılınca aklıma nedense Emrullah Efendi geliyor. Hazret, “Şu okullar olmasa maarifi(eğitimi) ne güzel idare ederdim” demişti. Yüz on yıl önce Osmanlı’nın da başına bela olan şu okullardan, yeni Osmanlıcı yöneticilerimizi gözle görülmeyen minicik bir mikrop kurtardı. Okullar kapatılınca gelecek eleştirilerden de kurtulmuş oldular. Oysa salgından aynı derecede etkilenen gelişmiş ülkelerin birçoğunda okullar açık. Onlarda oluyor da bizde neden olmuyor diye sorgulayan yok. Ülkemizde “okullar kapatılsın” kampanyası yürüten medya ve eğitim sendikaları okullar kapatılınca rahatladılar. Fakat milyonlarca öğrencinin eğitim sorunları çözülmemiş olarak ortada durduğu halde üstünde konuşan, fikir üreten kimse de yok!
Eğitimdeki durumumuz ortada… Her geçen yıl biraz daha bozuluyor. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) bu yılki oturumlarına ilişkin değerlendirme raporunu yayımladı. Raporla ilgili rakamlarla sizi boğmak istemem ama bir iki çarpıcı sonucu sizinle paylaşmak istiyorum:
Birgun.net/haber/yârim-milyon-kisi-yks-de-sifır-cekti-32467 -29. 11. 2020
• Türkçe testindeki 40 sorunun tamamını ancak 34 kişi cevaplayabildi.
• Adaylardan 4 bin 50 kişi hiçbir soruya doğru yanıt veremedi.
• Sosyal Bilimler testinde 20 sorunun tamamını bin 742 aday doğru yanıtlarken 37 bin 432 kişi hiçbir soruya doğru yanıt veremedi.
•Temel Matematik testindeki 40 sorunun tamamını 2 bin 196 aday doğru yanıtlarken 399 bin 271 aday hiçbir soruya doğru yanıt veremedi.
•Fen Bilimleri testinde 20 sorunun tamamını bin 315 kişi doğru yanıtlarken 553 bin 129 kişi hiçbir soruya doğru yanıt veremedi.
Ayrıca İmam Hatip Liseleri aldıkları puan sıralamasında Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesinin ardında kalarak nal toplamış.
Bu raporun detaylı incelemesini eğitimcilere bırakarak ben de bir iki şey söylemek istiyorum. Türkçe ve Sosyal Bilimler sorularını doğru dürüst yanıtlayamayan öğrenciler, Matematik ve Fen Bilimlerinde sapır sapır dökülmüşler. Yüzbinlerce öğrenci sınavlarda sıfır çekmiş. Birkaç yıl önce liselerde fizik, kimya, biyoloji derslerinden bazı konular müfredattan çıkarılmasına rağmen öğrenciler yine de başarısız oldular. Ortaya çıkan bu sonuçtan hem öğrenciler, hem veliler üzüldüler. Ben buradan Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerine seslenmek istiyorum. Sonuçlar sizin vücut kimyanızda ne gibi etkiler yaratıyor bilemem ama en azından öğrencileri, velileri sevindirecek cesur bir adım atın! Öğrencileri başarısız kılarak morallerini bozan matematik ve fen derslerini müfredattan çıkarın. Böylelikle sınavlarda başarı oranları yükselmiş olur. Kindar ve dindar nesil yetiştirmek için bu derslere ihtiyacınız yok! Hatta hesap kitap bilmeyen, dünyanın maddi gerçeğinin farkına varamamış insanları yönetmek sizin için çok kolay olur.
Ben bu cümleleri yazarken içimden gelen bir ses şunları söyledi:
– Kızım! Yanlış yazıyorsun! Bu iktidar eğitimi yazboz tahtasına çevirdi. Yabancı eğitim uzmanlarının tavsiyeleri doğrultusunda bugünlere gelindi. Sonuç, tam bir felaket! Kaderini küresel güçlere teslim etmiş iktidarlar yönetimde olduğu koşullarda yurdumuzdaki eğitim, bu günden çok daha kötü durumda olacak! Küresel güçler okulları kapatıp eğitimi dijitalleştirerek tümüyle kendilerine bağlama çalışmaları yapıyorlar. Sen de oturmuş onlara “… şu dersi kaldır, bu dersi kondur” diye akıl veriyorsun. Kendine gel!
Benimle ilgili eleştirilerini düşününce içimden gelen o sese hak verdim. Eğitime yönelik söylediklerini düşününce de irkildim. Demek ki, “tek adam rejiminden” daha büyük bir sorunla yüz yüzeyiz. Emperyalistlerin girdikleri ülkede önce eğitim sistemini bozarak işe başladıkları tartışılmaz bir gerçek. Cumhuriyetin ortaya koyup gerçekleştirdiği eğitimin birliği ilkesi yerle bir edildi. Eğitim farklılaştırılarak farkı insan tipleri yaratılarak bölünmenin maddi temeli yaratıldı. Şimdi de eğitim merkezden alınarak yerel yönetimlere devredilmeye çalışılıyor. Eğitim, ulusal ve uluslararası ilişkileri içinde barındıran çok boyutlu ve politik bir konu olup, kendi adıma bu konuda daha fazla derinleşmeye karar vererek yazıyı burada sonlandırmaya karar verdim.