Eğitim

Okullar Açılır, Paralar Saçılır

Paran kadar eğitim al!

Emrullah Efendi

Şu Emrullah Efendi var ya! Ona olan hayranlığım özellikle şu son aylarda artarak çoğaldı. Adam yaklaşık yüz yıl önce bir laf etmiş, bugün bile konuşuluyor. Daha uzun yıllar da konuşulacak sanırım. “Kim bu Emrullah Efendi?” diye soracak olursanız hemen söyleyeyim; 1912’lerin Eğitim Bakanı… “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” diye çok önemli bir laf etmiş. Önceki yıllarda bu sözü duyduğumda güler geçerdim. Son aylarda başıma gelenlerden sonra adam gözümde büyüdü, devleşti. Okur- yazarlığın % 5 ve okullaşma oranının çok düşük olduğu koşullarda bu sözü eden Emrullah Efendi, günümüzde yaşayıp Eğitim Bakanı olsaydı hangi veciz sözleri döktürürdü kim bilir?

Biz veliler olarak ana sınıfından üniversite son sınıfa kadar kucaklar dolusu para ödüyoruz. Ödediğimiz miktar her geçen yıl artıyor. Yüz binlerce lira para öde sonuçta çocukların işsizler ordusunun sıra neferi olsun. Kendine çalışacak bir iş bulamasın. İş olmayınca gelsin bunalım, üzüntü… Tam okul işi bitti,çocuğumuz diploma sahibi oldu diye sevinirken, sevincin yerini kısa zamanda hayal kırıklığı, stres alsın. Olacak şey değil! İşsiz gençleri gördükçe hemen aklıma Emrullah Efendi geliyor. Hazret; “ Şu okullar olmasa” diye cümleye başlıyor ya; okullar olmasa ne olur? Hemen cevabını ben vereyim. Kreşten, anaokulundan başlayıp mastır eğitimine kadar ödenen yüz binlerce lira para cebimizde kalır. Bu parayla da çocuğumuza mutlu bir gelecek kurarız. Yalan mı?

Öğrenci Velisi – Kadir ÇOKBİLİR


Kızım Ayça bu yıl ilkokula başlayacak. Bir anne olarak çok sevinçliyim. Gerçi anaokuluna geçen yıl devam ettiğinden az çok bu duyguyu yaşadım sanırım. Fakat ilkokul, anaokuluna benzemiyor,bu çok farklı. Anaokuluna kaydını yaptırabilmek için çok uğraştık, torpil bulduk, para verdik. İyi de oldu. Kızım iyi bir okulda eğitim gördü. Bakalım ilkokulda ne yapacağız? Sağdan soldan araştırdım, “İlkokulda okuldan ziyade öğretmen seçmek daha önemlidir” diyorlar. Bizim mahallenin çocuklarının gideceği okulda dört tane birinci sınıf şubesi olacakmış. Sordum, soruşturdum, öğretmenleri tanımaya çalıştım. Birincisi, 30 yaşlarında hiç evlenmemiş bir bayan öğretmen. Bilmem nedendir “Çok kaprislidir” diyorlar. Velileri durmadan azarlıyormuş. Evde kaldığından herhalde.İkincisi, şivesi bozuk, kaba kaba konuşan biri, erkek öğretmen. Başka bir semtte dükkanı mı ne varmış. Tanıyan veliler; “Ticaretten başka bir şey düşünmez, öğretmenlikle ilgisi yok” diyorlar. Üçüncüsü, başörtülü bir öğretmen. Dindarlara sorarsan, “Çok iyi öğretmen”, cumhuriyetçilere sorarsan, “Gericinin önde gideni…” Dördüncüsü 28 yıllık eski bir öğretmen. “Çok tecrübeli, mesleğini çok iyi biliyor” diyorlar.

Duyduğuma göre öğretmenlerin sınıfları fiyatlandırılmış. Tecrübeli eski öğretmeni isteyenler altı bin lira, türbanlı ve kaprisli öğretmenleri seçenler üç bin beş yüz lira, ticaret yapan, bakkal öğretmeni seçenler iki bin lira Okul Koruma Derneği’ne bağış yapacaklarmış. Benim gönlüm tecrübeli,eski öğretmenden yana ama altı bin lira nasıl vereceğiz? O kadar paramız yok! Eşim; gerekirse bankadan kredi çekelim, çocuğumuzun geleceği, eğitimi her şeyden daha önemli” diyor. Of! Ne yapacağımı bilemiyorum. Bir torpil bulup fiyatı müdüre kırdıramaz mıyız acaba?

Yarın biraz daha soruşturup bir adım atmam gerek. Ayça’nın kaba öğretmenin eline kalmasına gönlüm razı gelmez, kahrolurum valla…

Hay Allah! Ne yapsam bilmem ki?

Öğrenci Velisi – Meral SULUDERE


Selamünaleyküm Tacettin Bey!

Nasılsın, İyi misin? Allah sıhhat ve afiyet versin inşallah! Haa biz, biiz iyiyiz, Allah’a şükür. Nasıl gidiyor işler? Bizim mi, nasıl olabilir? Bi tahmin et bakalım. Hah hah ha ha ha! Çok komiksin oğlum. Doğru, doğru işini bileceksin olum. Her işini planlı yapacaksın. Dostunu, düşmanını iyi seçeceksin. Yolumuz bildiğin gibi başkanın yolu… Başkan ne derse o…Yeni Türkiye’yi el birliğiyle kuracağız inşallah! Dindar ve Asım’ın neslini yetiştirme vazifesi bizlere düşüyor. Yeni nesil bizim eserimiz olacak. Eski Türkiye’nin köhnemiş, paslı alışkanlıklarından kurtularak millet yoluna, Hak yoluna girip yürüyeceğiz.

Haaa bu arada kayıt işlemleri nasıl gidiyor? Oooluum işi sıkı tut! Bu ay çok çalış! Okul Aile Birliği’ni iyi çalıştır. Ağızlarını sıkı tutsunlar. Talimatlarını tek tek çağır yüzlerine söyle. Maddi hedeflerini iyi belirle,bütçeni yap! Bağış almadan babanın oğlu bile olsa kayıt yapma.Kimseye acıma, yoksa acınacak hale düşersin. Yukarısı ne derse desin sen bildiğini oku… Zamanında bakanlardan biri; “Kazın tüylerini bağırtmadan yolun” demişti ya o misal. Şimdi yine bakanlık yetkilileri; “Kayıt parası adı altında hiçbir surette veliden para alınamaz. Alan yetkililer hakkında derhal soruşturma başlatacağız” mealindeki laflar ederler ya, bu laflar milletin gazını almak içindir. Bildiğin gibi okul masrafların karşılamak bir yana bizden bir sürü şey talep ederler. Bütün bu masrafları karşılamak için maddi yönden güçlü olacaksın. O zaman sırtın yere gelmez, rahat edersin. “ Ücretli İngilizce Ağırlıklı Pilot Sınıf” uygulamasını mutlaka başlat! Bu işte iyi para var. Millet deli gibi İngilizce eğitim istiyor. Ben geçen sene iki sınıf oluşturdum. Beşinci sınıfa kayıt yaparken her veliden dokuzar bin lira aldım. İngiliz vatandaşları Emerson’u, Alberto’yu öğretmen olarak tuttuk. Veliler çok sevdiler İngilizleri… Bizim millet yabancı olan her şeyi çok sever bilirsin. Velilerin bazıları; “Yahu müdür bey, şu bizim yerli öğretmenleri atıp İngiltere’den öğretmen getirsene” diyorlar. Valla hiçte yabana atılacak fikir değil! Şimdi olmaz ama çok yakın bir gelecekte olacak sanırım.

Her neyse konumuza dönelim.Sınıfları şahane döşedik. Bilgisayar, projeksiyon makinesi, yazıcı, akıllı tahta,sınıf perdesi, her öğrencinin kendisine ait tek kişilik gıcır gıcır sıralar, öğretmen masası, dolaplar,sınıf zeminine güzel mi güzel ahşap döşeme…Sınıfı gören velilerin dibi düştü. Ağızlarının suyu aktı. Bizim bu İngilizce ağırlıklı sınıflardaki lüks özel okullarda bile yok! Bu özel sınıflarda en iyi öğretmenlerimi görevlendirdim. Döküntüleri de Türkçe sınıflarına…Nasıl çarşıya, pazara gittiğinde paran kadar alışveriş yapıyorsan, okula geldiğinde de verdiğin para kadar eğitim satın alacaksın. Artık her şey özelleşti. Eğitimde hızla özelleşiyor. Devletimiz de bunu böyle istiyor. İstemese her yıl milyonlarca lira parayı özel okullara verir mi? Nee yasal değil mi? Güldürme beni Allah aşkına…O eskidendi. “Herkese eşit eğitim hakkı, parasız eğitim” gibi argümanlar “Eski Türkiye”nin laflarıydı. Bunlar geride kaldı. Gerçi anayasada, yasalarda bu zihniyetin kalıntıları olduğu gibi duruyor ama onlar da yavaş silinecek. Yav, tutturmuşlar bi “eşitlik eşitlik” diye ulan biz komünist devlet miyiz. Be akılsız herif, hiç zenginin çocuğu ile fakirin çocuğu bir olur mu? Nerede görülmüş? Haklısın haklısın! Sinirlenmemek lazım. Ama ne yapayım? Böyle saçma laflar duyunca canım çok sıkılıyor. Sinirlerim tepeme çıkıyor.

Ne diyordum? Haa, işin maddiyat tarafını bir kenara koyacak olursak işin manevi, uhrevi tarafını da hiç ihmal etme. Öğrencilere güzel dinimizi sevdirmek için müftülük, vakıflar,iyi niyetli yardım kuruluşları ile iyi münasebetler içinde bulun. Zaten bu konuda bakanlığın bir sürü genelgesi var biliyorsun. Okulunu bu kurumlara açarsan sırtın yere gelmez. Sana kimse dokunamaz.

Tacettinciğim tez zamanda bir araya gelip bu konuları daha etraflı konuşalım. Sen daha yeni müdür oldun. İşin inceliklerini, usulünü bilemeyebilirsin.Bu gayet normal bir şey. Hafta sonu için seni tekrar arayacağım. Yeniden görüşme dileklerimle Allah’a emanet ol, benim canım kardeşim!

Tamam tamam senin de…

Okul Müdürü – Şevki HOCAOĞLU


N’aber lan nassısın? Nasıl gidiyo? Eyi eyi, bizim n’olacak? Hep aynı, iş bildiğin gibi…Bu ay çaycının yanında çalıştım. Esnafa çay daattım. İki gün önce işten çıktım. Yövmiyeyi ustadan zorla alabildim. Herif vermek istemedi, paranın üstüne yatmaya kalktı. Dayıma söyledim. Gitti herifle konuştu. Dayımı bilirsin, izbandut gibi… Kızdı mı ağzı da çok pistir. Usta “Yarın gelsin, alsın parasını” demiş. Herif dayımı görünce zaten sıçtı korkusundan. Böyle heriflere,böyle yapacaksın. Hem eşek gibi çalıştırıyor. İş paraya geldi mi üstüne yatmaya kalkıyor şerefsiz herif.

Elimize iki kuruş para geçti. Paranın kokusunu alan yanıma yanaşıyor. Anam bir yandan; “Okul açılacak masraflarının bir kısmını karşılarsın, ver bende dursun” diyor. Anama verirsem para uçup gider,onu pazarda harcar. Ablam bi yandan “Borç versene” deyip duruyor. Ne borcu? Bizim de bir genç olarak bir sürü ihtiyacımız var. A…a koyuum her şey o kadar pahalı ki…Hoşumuza giden bir şey alamıyoz. Sana söylim mi? Biraz daha param olsa cep telefonunu yenilerdim. Babamın eski, takoz telefonundan bıktım artık. Kızlar benim telefonu görünce dalga geçiyorlar a…a koyim. Eldeki parayla telefonu yenileyemeyeceğimize göre bi spor ayakkabı, bi kot pantul alayım diyom. Biliyorsun yakında okullar açılacak.Okulda biraz havamız olsun. Geriye kalan parayı da bi kenara atayım diyom.

Emiiir duydun mu lan? Okulda İngilizce sınıfları daha açılacakmış. A..na koyım biz dört saat İngilizce görüyoruz. Zenginin şoparları on beş saat İngilizce görüyorlar. İngiliz sınıfına gidenlerde bi hava, bi hava. Türkçe sınıfından çocuklarla konuşmadıkları gibi bize selam bile vermiyolar. Bizi adam yerine koymuyolar. Ulan en iyi sınıf onlarda, en iyi öğretmen onlarda. Müdür onların sınıflarını kral dairesi gibi döşemiş. Bizim sınıfta bi bok yok! Ah! Ulan bu memlekette zengin olmak varmış. Zenginler kral gibi yaşıyolar. Her şeyin en güzeli onlarda…Ooolumm Emir her şey bi yana şu İngilizce sınıfındakilerin bize pislik gibi bakmaları çok aarıma gidiyor anam avradım olsun. Bu yıl aramızda annaşıp bi grup kuralım. Bunlardan bi kaç tanesini sıkıştırıp iyi bir marizleyelim. İçimiz soosun bari… Anasını satayım; garibanın, fakirin halinden anlayan yok! Herkes zengine kul köle…Babam dediydi. Eskiden okullarda böle zengin, fakir ayrımı pek yokmuş. Zengini de fakiri de aynı okula gidermiş. Zengin, fakir ayrımı kalksa, herkes zengin olsa, ne güzel olur değil mi lan? Heh heh heeee…Hoşuna gitti dimi a…a koyiim.

Konuşmaya daldık, kontürlerim gitti lan! Akşamüstü halısahanın oraya gel, konuşuruz. Hatta sana bi dondurma da ısmarlarım. Dondurmayı duyunca aazının suyu aktı dimi lan şerefsiz.
Hadii görüşürüz baaay!

Çalışan / Öğrenci – Çağrı Furkan BACALI

Yazar hakkında

Orhan Cömert

Yorum bırak

87  ⁄  29  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.