Genel

“Çok Yaşa Boris, Sen de Bizdensin!”

İngiltere Başbakanı üzerinden algı operasyonları…

İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson, Theresa May’in istifasının ardından Muhafazakar Parti liderliğine seçilirken aynı zamanda da İngiltere’nin yeni başbakanı oldu.

Bu yukarıdaki bilgiyi medyamız son dakika olarak verdi. “Türk asıllı İngiliz vatandaşı İngiltere’ye başbakan oldu.”, “ İngiltere Başbakanının geçmişi Osmanlı’ya dayanıyor.”, “ İngiltere’nin yönetiminde bir Türk” cümleleriyle haber ilgi çekici hale getirildi. Doğrusunu söylemek gerekirse her şeyin kötüye gittiği, cinayet, kanlı trafik kazaları, sel baskınları, zam haberleri, terörden bunaldığımız bir zamanda, bizden birinin(!) kalkıp da İngiltere’ye, hem de bir dünya devine başbakan olması haberi bizleri çok mutlu etti, gururlandırdı(!).
Nasıl gururlanmayalım, sevinmeyelim? Koskoca İngiltere’yi bir Türk yönetecek. Bizim ülkede Türklük pek para etmez, ayaklar altına alınırken şu İngilizler Türklükte ne buldular acaba? Aklıma bir kurt düştü.ABD’’de Obama başkanlığa seçilince aynı “Boris’in Türklüğü” gibi “Obama’nın Müslümanlığı” kampanyası düzenlenmişti bizim medyamızda.

Barak Obama adını, Barak Hüseyin Obama yapıverdi haber kanalları. “ Medya söylerse doğru söyler” ilkesinden hareketle Doğu Anadolu’daki vatandaşlarımız Obama’nın başkanlığını kutlamak için kurbanlar kesmişlerdi. Şimdi önümüz bayram. Hem de Kurban Bayramı…Türk ve Müslüman geçmişi olan Boris’in başbakanlığını da kutlarız herhalde! Dinayet İşleri Başkanlığı’mız ele geçmiş bu fırsatı değerlendirmede hiç geri kalmaz umarım.

Boris’in Başbakanlığı kesinleşince haber kanallarımız soluğu Çankırı’nın Kalfat köyünde aldılar. Önce haberi, “cnnturk.com” verdi. Ardından TGRT haberi televizyonda görüntülü, röportajlı sundu. Halk TV geride kalır mı? “cnnturk.com”un haberinin fotokopisini haber olarak paylaştı. İşte “cnnturk.com”un haberi şöyle:

İngiltere’de Muhafazakar Parti liderliğine seçilen Boris Johnson, ülkenin yeni başbakanı olduktan sonra Çankırı’nın Orta ilçesine bağlı Kalfat Köyünde yaşayan hemşehrileri büyük sevinç yaşadı. İngiltere Başbakanı Theresa May’ İn, 7 Haziran’da partisinin liderliğinden istifa edeceğini duyurmasının ardından parti üyelerinin posta yoluyla katıldığı oylamada Boris Johnson 92 bin 153 alırken, rakibi mevcut Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt 46 bin 656 oyda kaldı. Böylece iktidardaki partinin liderlik koltuğuna oturan Johnson, aynı zamanda ülkenin, yeni başbakanı olmaya hak kazandı. Hemşehrilerinin İngiltere Başbakanı olduğunu duyan Kalfatlılar ise köy meydanında bir araya gelerek aldıkları haberin sevincini yaşadı.

Köy muhtarı Bayram Tavukçu, gazetecilere yaptığı açıklamada, Boris Johnson’ın başbakan olmasından mutluluk duyduklarını söyledi. Boris Johnson’ı Kalafat’a beklediklerini ifade eden Tavukçu, hemşehrileri olarak İngiltere’ye gidip kendisini tebrik etmek istediklerini kaydetti.
‘Onur ve gurur verici’

Köy sakinlerinden Mustafa Bal da köylerinden bir Türk sülalesinden başbakan çıkmasının kendilerini onurlandırdığını söyledi. Boris Johnson adına çok mutlu olduklarını dile getiren Bal, “ Dünyada liderlik yapabilecek kişiler bu sülaleden çıkabiliyor. Bu da bize onur ve gurur verdi. Buradaki ev sülalesine Sarıoğlangiller derler. Boris Johnson’ın sarılığı da o sülaleden geliyor zaten” dedi. Boris Johnson’ı Londra Belediye Başkanlığı döneminde davet ettiklerini belirten Bal, Johnson’ı başbakan olarak Kalfat’da ağırlamak istediklerini ifade etti.
Köy sakinlerinden Selim Barışkan’da Boris Johnson’ı tebrik ettiğini, köylerinin sorunlarının çözülmesinde kendisinden yardım beklediklerini ifade etti.

Haberin diğer bölümleriyle ilgili söyleyeceklerimiz saklı kalmak kaydıyla köy sakini Selim Barışkan’ın ve TGRT Haber programındaki köy kadınlarının “ köylerinin sorunlarının çözülmesinde İngiliz Başbakanından yardım” beklemeleri beni çok üzdü. Kahroldum. Gördünüz mü? Başbakanlık makamını kaldırıp, yok ederseniz vatandaş ne yapsın? Nerelere başını vursun? Elbette vatandaş dertlerine çere bulabilmek için İngiltere Başbakanından yardım umar hale gelir.Bak burdan söylüyorum en son başbakanlık yapmış olan Binali Bey! Seçim yenilgisinin stresini üstünüzden atabildiyseniz şu meseleye bir el atın. Vatandaşı elin başbakanına muhtaç ederek dünyaya rezil olmayalım bari…
“Çankırı’lı Boris” haberlerini herkes kendi meşrebince değerlendirdi. Muhafazakar, yandaş basın; Boris’in büyük büyükbabası Ali Kemal’in “çok sıkı Müslümanlığı” nı, İttihat ve Terakki karşıtlığını, Çankırılı olmasını ön plana taşımışlar. Cumhuriyet E- Gazete, Sözcü.com. tr, haber.sol.org.tr, Gazete duvar, birgun.net gibi haber siteleri ise İngiltere seçimlerini değerlendirip, Ali Kemal’in İttihat ve Terakki karşıtlığını, öldürülmesini birer cümleyle geçiştirmişler.

Osmanlı’da eğitim ve içişleri bakanlıkları yapmış olan Ali Kemal kimdi? İttihat ve Terakki karşıtlığı nereden kaynaklanıyordu? Sonuçları ne oldu? Bu gibi soruların doğru yanıtlarını sağcı ve solcu haber kaynaklarında bulmak zordu.Gelin Ali Kemal’i daha yakından tanımaya çalışalım.
1867 yılında İstanbul’un Süleymaniye semtinde dünyaya gelir. Gerçek adı Ali Rıza’dır. Daha sonraları Namık Kemal’den etkilendiğinden Ali Kemal adını kullanır. Mülkiye Mektebini bitirince o dönem çok önde olan Fransızcasını ilerletmek için Paris’e gider. Paris’te siyasal bilimler eğitimi aldığı yıllarda yazarlığa başlayarak İkdam Gazetesinde yazıları yayımlanmaya başladı. 1897 yılında Brüksel elçiliğinde çalıştı. 2. Meşrutiyetin ilan edildiği günlerde İstanbul’a döndü. Osmanlı Ahrar Fırkası’na üye oldu. Darülfünun’da siyasi tarih dersleri verdi. İttihat ve Terakki’nin azılı bir düşmanıydı. İstanbul’un işgal dönemlerinde; Osmanlı Sulh ve Selamet Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti, İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi kuruluşların yönetim kurullarında görev aldı. Damat Ferit hükumetlerinde eğitim ve içişleri bakanlıkları yaptı. Kurtuluş Savaşı’na ve onun komutanlarına şiddetle karşıydı. Anadolu’daki Osmanlı bürokratlarına gönderdiği 23 Haziran 1919 gün ve 84 sayılı genelgede şöyle deniliyordu:

Atatürk Söylev (Nutuk) – Türk Dil Kurumu – Sayfa:26-27:

 …Ama Dahiliye Nazırlığının (İçişleri Bakanlığı) size kesin buyruğu, artık o kişinin görevinden çıkarılmış olduğunu bilmek, kendisiyle hiçbir resmi işleme girişmemek, hükumet işleriyle ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemektir. Bu yönergeye uygun iş görmekle ne gibi sorumlulukların ortadan kalkacağını anlayacağınızı biliyorum. Bu önemli ve korkulu dakikalarda memur olsun, halktan olsun, her Osmanlı’ya düşen en büyük ödev, Barış Konferansınca kaderimiz üzerine karar verilirken ve beş yıldır yaptığımız deliliklerin hesapları görülürken artık aklımızı başımıza devşirdiğimizi göstermek; akıllıca ve tedbirlice davranışlara uymak; parti, mezhep, ırk anlaşmazlıklarını göstermeksizin herkesin hayatını, malını, ırzını korumakla uygarlık dünyası karşısında bu yurdu bir daha lekelememek değil midir?

Ali Kemal İstanbul’dan elini kaldırıp, kabaca söyleyecek olursak; “Hop, Hoop Beyler! Anadolu’da şamata, anarşi çıkarıp, bizi medeni milletlere rezil etmeyin, oturun oturduğunuz yerde” diyor.

Yurdun işgal edilmesini haklı bulan Ali Kemal, Türkleri geri bir ırk olarak göstererek ancak batılıların himayesinde yaşayabileceğini öne sürüyordu. 12 Şubat 1919 tarihli Sabah Gazetesinde Türkler için; “Kendini idareye iktisaden, ilmen, siyaseten ve medeniyetten muktedir olmayan bu kavmi; hadi git istediğini yap diye başıboş bırakmanın ne ilerlemeye, ne insaniyete hizmet etmeyeceğini, aksine dünyada kargaşa ve zararları arttırmanın yanı sıra çağın gereklerini algılayamamaktır.”yine; “ Başımıza gelen bu Yunan harekatı ve istilaları Anadolu’daki bu serseriler yüzündendir. Bizi bu duruma düşürenlere, sebep olanlara lanet olsun.Mustafa Kemal, Ali Fuat gibi dört baldırı çıplağın yaptığı delilik gibi memleketin tamamen mahvolmasına göz yummak doğru olmaz. Kimseye acımıyorsanız bari millete acıyın” diyordu.
Sömürge kafalı, teslimiyetçi düşünceler yalnızca Ali Kemal’e mi aitti? Ne yazık ki Osmanlı münevveri (aydını) nın bir çoğu bu düşüncedeydi.
Mütareke Basını denilen; Alemdar, Peyam-ı Sabah, Köylü, Ferda, Aydede, Peyam gibi gazete ve dergilerden oluşur. Adı geçen dergilerde; Ali Kemal, Refik Halit Karay, Ahmet Emin Yalman, Rıza Tevfik, Cevat Ulunay, karikatürist Rıfkı (Hain Rıfkı) gibiler yazıp, çiziyordu.

Ref’i Cevat Ulunay:

İngilizleri istiyoruz. Türkler kendi güçleri ile adam olamıyorlar. İngilizler elimizden tutacak, bizi kurtaracak.

Sevr Antlaşmasını imzalayan Rıza Tevfik:

Türk’ün asırlar boyu bileğinde salladığı kılıcından başka övünülecek…hiçbir şeyi yoktur. Onlar, İstanbul’da oturmalarını bile düveli muazzamanın( büyük devletlerin) İslam’a duydukları hürmete borçludurlar.

Adliye Nazırı Ali Rüşdü – (12.07.1920):

General Paraskevapulos Ordusu şimdi ve şiddetle harekata devam eyleyecek birkaç haftada Ankara önlerinde bulunacaktır. Yunan Ordusunun başarısı için dua ediniz. Bu ordu bizim ordumuzdur.

Şeyhülislam Dürrizade Abdullah:

Padişahın izni olmadan yabancı askerlere karşı duranlar, asker ve para toplayanlar tek tek veya topluca öldürmek İslam’ın gereği ve görevidir. Milliyetçileri öldürenler gazi sayılır, bu yolda ölenler şehit.

Refik Halit Karay (Peyam-ı Sabah):

Anadolu’da bir patırtı, bir gürültü. Kongreler, beyannameler falan. Sanki bir şey yapabilecekler. Blöf yapmanın sırası mı? Hangi teşkilatın, hangi kuvvetin var? Bu ne hayal kuzum, Mustafa sen deli misin?

Teali İslam Cemiyeti:

Yunan Ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahluk Ankara.

Alıntılar daha da uzatılabilir. Osmanlı’nın son dönemlerinde ihanet şebekeleri, işgalci güçlerle ortak olup Anadolu’daki direnişi kırmak için her türlü alçaklığı yapmışlardı. Son iki yüz yıl içinde Osmanlı’dan Batıya giden bürokratların bir çoğu ajanlaşarak geri dönüyorlardı. Görevde kaldıkları sürece bağlı bulundukları ülkeye hizmet ediyorlardı. 1938’de Atatürk’ün ölümüyle başlayan karşı devrimci süreç, ülkeyi bugünlere getirdi.Bugün Ali Kemalleri aklama günüdür. “ Keşke Yunan galip gelseydi” diyen feslilerin günüdür. Yakında Ali Kemal’in itibarı iade edilme kararı çıkarsa hiç şaşımayalım. Üniter ulus devleti yıkma,şehir devletleri kurma, Türklüğü bu coğrafyadan, devletin resmi belgelerinden silme, “ Yeni Osmanlı” yı kurma süreci hızla devam ediyor.
Boris Johnson’ın adı kullanılarak, Çankırı’nın zavallı (!) köylülerini aptal aptal konuşturarak,yapılmak istenen tam da budur. Bu sürece hizmet edecek sağdan ve soldan gelecek her türlü yanlışa karşı dikkatli olalım.

Yazar hakkında

Ferit Gültekin

Yorum bırak

8  ×  1  =  

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.