AKP’nin daha henüz kurulmadığı yıllarda CIA ajanı Graham E. Fuller, “Yeni Türkiye” adlı bir kitap yazmıştı.
Fuller bu kitabında; Türkiye’nin Kemalizmle olan bağlarını keserek İslam’la barışması gerektiğini belirtmişti. İslam’la barışan ve rejimini bu temelde inşa eden Türkiye’nin bölgede çok önemli görevleri başarıyla yerine getireceğinin altını kalınca çizgilerle çizmişti.
Bir Amerikan dip dalgasıyla iktidara taşınan AKP’nin yetkilileri, bu “Yeni Türkiye” lafını çok sevdiler.
Her kürsüye çıktıklarında attıkları nutukları, “Yeni Türkiye” lafıyla süslediler.
“Yeni” sözcüğü içinde umut, güzellik, kirlenmemişlik gibi özellikleri barındırır.
İktidara taşınan Graham Fuller’in adamları, Kemalizmin yıpranmış ve yer yer dökülmüş olan duvarlarını yıkmak için var güçleriyle saldırdılar.
Vurdular, vurdular!
Vurdular, vurdular!
Ve sonuçta 1923’te kurulmuş olan rejim yıkıldı.
Rejimi yıkanlar, rejimi yıktıklarını ve yeni bir devlet kurulduklarını bir türlü ilan edemediler.
Edemediler çünkü, Türk toplumunun gönlünden, kalbinden eski rejimin değerlerini söküp atamamışlardı.
Cesaret edip resmi dairelerden Atatürk’ün resimlerini bile indiremediler.
Yeni Türkiye’yi kuranların dilinde şimdi, “Yeni Anayasa” lafları var.
Ee, tabii Yeni Türkiye’ye yeni bir anayasa lazım.
AKP elinde bulundurduğu medya ile “Yeni Anayasa” kampanyası başlattı.
Şimdi bundan sonra bol bol yeni Anayasa lafları dinleyeceğiz.
Tarihin en gerici Meclis’i olan bu kurum, TBMM Başkanı’nın dediği gibi yeni bir anayasayı yazarsa, ortaya çıkacak olan bu anayasa, 1876’dan beri yazılmış olan anayasaların en gericisi olacaktır.
Ortaya atılan “Yeni” sözcüğünün şehvetine kapılmadan var olan anayasaya sarılmak en devrimci görev ve sorumluluktur.
AKP’nin bütün derdi, yeni bir anayasa yazmak için CHP’yi masaya oturtmaktır.
Eğer CHP, yeni bir anayasa yazmak için AKP ile masaya oturursa herkese geçmiş olsun.
Anayasaya “Devletin dini İslam’dır.” cümlesini yazmak için yanıp tutuşan AKP’nin, “İlk dört maddeye asla dokunmayacağız.” laflarını etmesi, oltanın ucuna takılmış olan yemdir.
CHP’nin “yeni” yöneticilerinin yeme bir sazan gibi atlayıp atlamayacaklarını önümüzdeki günler içinde göreceğiz.
AKP, yazılacak Yeni Anayasa’nın üstüne dikilecek tüyün, CHP tarafından dikilmesini istiyor.
“Tüy” dedim de bu tüy lafı nereden çıktı?
Eskiden Avrupa’nın birçok ülkesinde evlerde tuvalet yoktu.
Hatta asillerin, kralların saraylarında bile tuvalet bulunmazdı.
Tuvaleti gelenler bazen lâzımlıklara bazen de yere yaparlardı.
Sıkışmış olan kişi, uygun bir yer bulduğunda yere, mermer üzerine yapardı.
Daha sonra hizmetçiler, ortadaki eseri yok ederlerdi.
Kraliçe Marie Antoniette’nin diğerlerinden bir farkı vardı.
Kraliçe Antoniette, işini bitirdikten sonra peruğunu süsleyen tüylerden bir tanesini .okunun üstüne dikerdi.
“Tüy dikme” deyimi ta buralardan gelir.
Tarih bunu böyle yazıyor.
Ben tarihin basit bir yalancısıyım.
Son sözüm de Özgür Özel’e dir.
Sen, sen ol!
Aklını kullan!
Tarihe adını kahverengi harflerle “Tüy diken adam!” olarak yazdırma sakın!