Adam fırıncıların başı…
Ekmek üretip alıcısına satarak para kazanıyor.
Bir gün televizyona çıkıp, “İstanbul’da ekmeğin 7,5 lira olması gerekiyor.” dedi.
Programı yöneten kadın, “Ama ekmek temel gıda maddesidir. Bu kadar artış…” diyerek itiraz edince, “Siz temel gıda maddesi sayıyorsunuz ben saymıyorum. Ekmek aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bilimsel bir şey konuşuyorum, ezber değil. Kişi başı tüketim 210 kilo; İsveç, Norveç, Japonya’da 50 kilo. Bizim toplum ekmek ile doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor.” dedi.
Sonra ne oldu?
AKP’li yandaş basın, hemen harekete geçti ve “Türk milletini aşağılıyor. Nimete hakaret ediyor.” diyerek adamı linç ettiler.
Yetmedi, gözaltına alıp tutukladılar.
Neden tutukladılar?
Cumhurbaşkanına hakaretten tutukladılar.
Söylenen sözlerde suç unsuru olacak bir şey bulunamayınca adamın sosyal medya hesaplarına büyüteçle bakarak cumhurbaşkanına hakaret suçu bulmuşlar.
Adam Rize’li… Üstelik Güneysu’lu…
Yani Erdoğan’ın memleketinden…
Sen hem Rize’li olacaksın, hem de “Ekmek yiyenler aptallaşır, bu yüzden Tayyip Erdoğan 20 yıldır bizi yönetiyor.” gibi laflar edeceksin.
Ettiğin laf, yanına kâr olarak kalır mı?
Kalmaz!
Sistem senin gibi Brutusları affeder mi?
Etmez!
Be adam! Neden bir yerlere kıl olmayı düşünmedin?
Neden kefen giyip, “Ben reis uğruna şehit olmaya hazırım.” diye medyada gösteri yapmadın?
O zaman yat orada… Belki aklın başına gelir.
Şaka bir yana, Bu olay bana ülkemizde yaşayıp bilimi halkın hizmetine sunan çok değerli bir bilim adamını hatırlattı;
Osman Nuri Koçtürk’ü…
Doçent Dr. Osman Nuri Koçtürk’ün takma bir adı vardı.
Halk ona Tarhana Osman diyordu.
1960’lı yıllar, Okullarda binlerce Amerikan barış gönüllüsü fink atıyor. Çocuklarımıza Amerikan süt tozlarından yapılmış sütler dağıtılıyordu.
Parasını ödüyorduk ama basın bunların Amerikalılar tarafından bize bedava verildiğinin haberini yapıyordu.
Tarhana Osman kalktı, “Dağıtılan süt tozlarının içinde kanser yapan aflatoksin mantarı var.” dedi ve süt tozlarının dağıtımına karşı çıktı.
Margarine karşı zeytinyağını, ithal edilmiş gıdalara karşı kendi ürünlerimizi tüketmemiz gerektiğini ve radyo konuşmalarında da tarhana çorbasının içilmesi gerektiğini savundu.
Halk ona Tarhana Osman dedi.
Amerika’dan ithal edilen soya yağına karşı savaş açtığı için radyo programlarına son verildi. Profesör olması ve üniversitelerde çalışması engellendi.
Amerika’dan getirilen hibrit tohumlu Sonora buğdayı’nın ekimine karşı çıkarak bu tür uygulamaların Türk tarımını bitireceğini söyledi.
Zaman, Tarhana Osman’ı tümüyle haklı çıkardı.
Yaşamına 65 kitap sığdırdı. Yazdığı eserleri arasında “Sessiz Savaş”, “Gıda Emperyalizmi”, “Açlık Korkusu” en tanınmış olanlardandır.
Osman Nuri Koçtürk, çok başarılı geçen eğitim hayatının 4 yılını ABD’de geçirdi. Yurda döndükten sonra değişik resmi kurumlarda görev aldı. Amerika’da eğitim görüp yurda ajan olarak dönenlerden olmadı. Senatör Haydar Tunçkanat’ın açıkladığı “CIA’nın Türkiye’de Pasifize Edilmesi Gerekenler Listesi’nde adı yazıyordu.
Konya’da saldırıya uğradı, öldürülmek istendi.
12 Eylül’de gözaltına alındı, işkence gördü.
4 Nisan 1994 yılında Ankara’da vefat etti.
Namuslu, yurtsever bir aydındı.
50 – 60 yıl önce beslenme, tarım politikaları, emperyalizm hakkında yazdıklarının tümü bugün doğrulandı.
O emperyalist, gelişmiş ülkelerin protein, geri kalmış ülkelerin karbonhidrat ağırlıklı beslenmelerini teşhir ederek, “Etle beslenenler kurt gibi, otla beslenenler öküz gibi olurlar.” diyordu.
CIA ve yerli ortakları, 60’lı 70’li yıllarda bu bilgileri açıklayan ve halkı uyandırmaya çalışan Tarhana Osman’ hiç affetmedi.
Ona çok çile çektirdiler.
Yıl 2022’nin sonu…
Ekmekle ilgili gerçeği açıklayan Kolivar’ı da içeri tıktılar.
Saraya uyumlu çakma muhalefet, Kolivar’a gerektiği gibi sahip çıkmadı.
Bu son yaşadığımız olay, Türkiye’de verilen ekmek mücadelesinin aynı zamanda salt ekmekle beslenme alışkanlığına karşı da verilmesi gerektiğini bizlere gösteriyor.
