Genel

CHP’de Atatürk Düşmanlığı…

Geçmiş yıllarda Fetö Terör Örgütü’ne bağlı Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Abant Toplantıları çok meşhurdu. Bu toplantıların katılımcılarına dolar üzerinden ödeme yapıldığı kamuoyunca biliniyordu. Aşağıda sunacağım haber biraz uzun olmakla birlikte çok önemli tespitleri ve yan yana duruşları içinde barındırdığından dikkatli okumanızı tavsiye ediyorum:

FETÖ Abant Toplantıları

Türkiye Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 9-12 Mart tarihleri arasında düzenlediği Abant Platformu toplantılarının 26’ncısı sonuçlandı. Ana konu  ‘Yeni Anayasa’nın Çerçevesi’ olarak belirlenmişti. Üç güne yayılan beş oturumun başlıkları, ‘Vatandaşlık ve Kimlikler’, ‘Anadilde Eğitim’, ‘Üniter Devlet Özerklik Dengesinde Yerel Yönetimler’oldu. Abant Platformu Toplantısına Kimler Katıldı? Platform toplantısının katılımcıları arasında TBMM Başkanı sıfatıyla Cemil Çiçek’in dışında AKP’den Mustafa Şentop katıldı. CHP ise Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde katılım gösterdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ın, CHP Parti Meclis üyesi Muhammed Çakmak ile birlikte katılması, cemaat tarafından ‘yeni CHP’nin parametreleri kadar Gülen Hareketi’nin kendisini oturttuğu konum bakımından toplantıyı tarihi kıldı’ yorumuyla karşılandı. Erdoğan Toprak, Anayasa sürecinde uzlaşmaya vurgu yaptı. Abant Platformu toplantısının diğer katılımcıları, BDP’den Altan Tan, Hak ve Özgürlükler Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kemal Burkay, DP eski lideri Süleyman Soylu, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez, Prof. Dr. Eser Karakaş, Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Mustafa Koçak, Prof. Dr. Haluk Çeçen,  Prof. Dr.Bekir Parlak, Prof. Dr. Osman Kaşıkçı, Nazlı Ilıcak, Herkül Milas, Leyla İpekçi, Ümit Fırat, Ümit Kardaş, Belma Akçura, Oral Çalışlar, Ufuk Uras, Reha Çamuroğlu, Tarhan Erdem, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, MAZLUMDER Abant Platformu Toplantısından Ne Çıktı? Son oturumun ardından toplantıya katılanların görüşleri alınarak hazırlandığı belirtilen sonuç bildirgesi 7 ana başlıktan oluştu. Platform toplantısını organize eden Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Anayasa üzerine tekliflerini daha önce paket halinde Meclis’e sunduğu bilinirken, Abant Platformu 26’ncı toplantısı sonuç bildirgesinde, ‘demokrasi’ iddiası ve cemaatin meşrulaştırılması amacı dışında, birbirleriyle çelişmekle birlikte, ‘ruhu’ cumhuriyetin kimi kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik olan öneriler şöyle sıralanıyor: ‘Vatandaşlık ve Kimlikler’ Tartışılan 3 maddeden ilk ikisi benimsendi.
1-Anayasa’da vatandaşlığı tanımlamaya gerek yoktur.
2- Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümran olduğu mahallerde doğan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hükümran olmadığı mahallerde vatandaş anne ya da babadan olanların vatandaşlığı kanunla düzenlenir.
3-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı anne ya da babadan olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.
‘Anadilde Eğitim’ Tartışmalar sonucu 3 madde benimsendi:
1- Anadilde eğitim temel bir insan hakkıdır. Anayasa’da anadilde eğitimle ilgili herhangi bir kısıtlayıcı hüküm olmamalıdır.
2-Anayasa’da farklı anadillerde eğitim yapılma hakkı tanınmalıdır. 3- Resmi dilin öğrenilmesi ve öğretilmesi şartı ile herkes eğitimde anadilini kullanma hakkına sahiptir.

Türkiye’nin İdari Yapısı’ Kabul edilen maddeler şöyle:
1- Türkiye’nin idari yapısı yerinden yönetim (ademi merkeziyet) esasına dayanır. Yerel yönetimler üzerindeki her türlü idari vesayet kaldırılmalıdır. Resmi dil mecburi olmak kaydı ile kamusal iletişimde farklı dillerin kullanılması serbesttir.
2- Kamu hizmetlerinin belirlenmesi ve örgütlenmesi yerinde ifa edilir.
3– Merkezden yönetim istisna, yerinden yönetim esastır. Merkezde üretilecek kamu hizmetleri yerinde ifa edilir. Bu yetkiler arasında yerel yönetimin yerel hizmetlerle ilgili vergi salma yetkisi saklıdır.

www.sol.org – 19 Mart 2012 Tarihli bir yazısı

Toplantıya katılanların bileşimine baktığımızda herkesin orada yer aldığını görüyoruz. Siyasi yelpazede yer alan AKP, CHP, HDP, FETÖ, Liboşlar, Etnik Milliyetçiler, Mezhepçiler aldıkları kararlarla Türkiye’nin idam fermanını imzalamışlar. Dün imzaladıkları bu kararlar için bugün farklı mı düşünüyorlar? Hayır; yaşadıklarımız, gördüklerimiz bize onların farklı düşünmediklerini her geçen gün daha iyi öğretiyor. Kısaca söyleyecek olursam üstünde birleştikleri noktalar şunlardır:

  • Ortak Türk düşmanlığı yaparak Anayasa’da yer alan Türk Ulusu’na  ait tüm kavramların kökünü kazımak.
  • Anadilde eğitim maskesiyle toplumu farklılaştırarak, dağıtmak.
  • Kamu alanında uygulanacak özerklikle Türkiye’yi parçalamak.  

Anadilde eğitim konusu bu yazının ele aldığı bir konu olmamakla birlikte kısaca da olsa biraz değinmek zorunlu hale geldi. Anadilde eğitim, yıllardır üzerinde konuşulan, tartışılan bir konu. Eskiden solcuların, etnik milliyetçilerin savunduğu bu görüş giderek Türkiye’de daha fazla taraftar bulmakta ve savunulmaktadır. Atatürkçü, solcu dernek ve sendikalarda ortaya atılıp savunulan bir görüşün yukarıda yer alan bildirgede de yer aldığını görüyoruz. “ Anadilde eğitim temel bir insan hakkıdır.” söylemi baştan ayağa yalandır. 60 yıldır bu yalanla solcuları, Atatürkçüleri kandırdılar ve hâlâ kandırmaya devam ediyorlar.  İnsan haklarıyla ilgili insanlığın ortak mücadelesi sonucu ortaya çıkan uluslararası metinler vardır. Bu metinlerde haklar maddeleştirilerek ortaya konmuştur. Merak edenler bu yazılı metinlere ulaşıp inceleyebilir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde 26. Madde eğitim hakkını düzenler. Üç maddeden meydana gelen bu düzenlemede anadilde eğitim gibi bir ibare yoktur.

Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nde 14. Madde eğitim hakkını düzenler. Üç maddeden meydana gelen bu düzenlemede de anadilde eğitim kavramı yer almaz.

Anadilde eğitim, anaokulundan başlayarak üniversiteyi de içine alan bir süreci kapsar. Türkçenin dışında farklı bir dilde eğitim alanlar hangi devletin elemanı olarak çalışacaklar? Anadilde eğitim ancak bölünme koşullarında uygulanacağından hiçbir uluslararası bildirgeye, metne girmemiştir.  Dünyanın hiçbir ülkesinde geçerliliği olmayan bu kavram, Türkiye’de bölücülerin amentüsü olmuştur. 

Anadilde eğitim ile anadilin öğretimi farklı kavramlardır. Bir ülkede resmi dilin dışında kalan farklı bir dili öğrenmek isteyen velinin çocuğuna devlet; okullarda haftanın belli saatlerinde verilen derslerle o dil öğretilir. Bu etkinlikler yönetmeliklerle düzenlenir. Bütün dünyada olan da budur. Türkiye’de sapla saman, gerçekle yalan birbirine karıştığından ve medyaya, partilere ihanet egemen olduğu için yanlışlıklar komedyası sürüp gidiyor. 

Yazar hakkında

Ferit Gültekin

Yorum bırak

  ×  4  =  24

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.